Mihail Vasiliadis ile Sözlü Tarih Görüşmesi

Mihail Vasiliadis ile Sözlü Tarih Görüşmesi

(1939, İstanbul)
“Bugün bile görenleri kendine aşık ettiriyor İstanbul. Önceki halini bilenler ise maşukunu arıyor.”


4 nesildir İstanbullu’dur Mihail Vasiliadis. Feriköy’ün köy olduğu yıllara yetişir. Diş doktoru olan babasının, Tarlabaşı’nda doğduğu evde bir muayenehanesi vardır. Doğumundan 10-15 gün önce babası beyin kanaması geçirir. Varlık Vergisi nedeniyle evlerine haciz geldiğinde 2,5-3 yaşlarındadır. Hasta babasının yatağından kendi oyuncaklarına kadar pek çok şeye haciz konulur. Rum aileler yaşadıkları sıkıntıları çocukların yanında konuşmayarak hem kendilerini hem de çocuklarını muhafaza etmeye çalışır. Rumlar maddi ve manevi değeri olan bazı eşyalarını Türk komşularına vererek Varlık Vergisi’nin yaptırımlarından kurtarmaya çalışırlar. 
Ablası Vasiliki ile aralarında 3 yaş vardır. Ablası uzun yıllar önce Kanada’da oturan teyzesiyle yaşamaya başlar ve hiç evlenmez. Ömrünü Türkiye, Yunanistan ve Kanada üçgeninde geçirir. Varlık Vergisi ile haczedilen eşyaları babasının muayenehanesine kapatılıp mühürlendiği için yaklaşık 1,5 sene büyük anneannesinin Çengelköy’deki evinde kalırlar. 1945 yılında savaş bitince Çengelköy’den Tarlabaşı’ndaki evlerine dönerler ve babasının mühürlenen muayenehanesini de kiraya verirler. Odayı kiralayanlar Yunanistan’dan gelen bazı tiyatroculardır ve tiyatro sevdası bu sayede başlar. 
İlk defa 8-9 yaşlarındayken bir berberin yanında çalışmaya başlar. Daha sonra ise bir mefruşatçıda çalışarak işin inceliklerini öğrenir. Bu süreçte İstanbul Üniversitesi’nin de perde işlerini yaparlar. Ablası ilkokulu bitirdikten sonra Fransız okuluna gider ve kendisini okutabilmek için eğitimini yarıda bırakarak çalışmaya başlar. 
Tarlabaşı Bulvarı’nın sol tarafındaki son binanın birkaç bina gerisinde kalan Aynalıçeşme Rum İlkokulu’nu ve ilkokula çok yakın olan evde doğup büyür. Mahalledeki Türk arkadaşlarıyla takım kurarak Türk-Rum maçı yaparlar. Aynalıçeşme İlkokulu’ndan sonra Zoğrafyan Lisesi’ne devam eder. Sultanahmet’teki Yüksek Ticaret’e gittiği yıl, Yunanistan’dan yeni gelen Rum bir öğrenciye bazı derslerde yardımcı olurken aralarında Rumca konuşmaları çevreden tepki alır ve bu olay kavga etmelerine sebep olur. 
1958 yılında yaşadığı bu olaydan sonra okulu bırakır, yedek subay olarak askerliğini yapar. Rami Kışlası’nda ateş idare subayı olarak askerliğini yapar. Emrindeki yaklaşık 90 kişilik askeriyle Bayezıt’ta çıkan olayları yatıştırmak için gönderilir. Yola çıkmak üzere hazırlanırken kendisine askerlere dağıtması için verilen mermileri dağıtmaz. Yeni Cami önünde çadır kurarak askerleriyle 5 gün boyunca hiç uyumadan kalır. Buradan da yine askerleriyle Sulukule’ye geçer. Sulukule’de yeni emir için beklerken bir grup subayla Muammer Karaca Tiyatrosu’ndaki Cibali Karakolu isimli oyunu izlemeye giderler. 1960 İhtilali’nden sonra Bayezıt’ta askerin ve ihtilalin lehinde slogan atan gençler onu üniformalı görünce omuzlar üstüne alarak Aksaray’a kadar taşırlar.
İstanbul’daki tiyatro faaliyetlerinin yeniden canlanması için kendi tiyatro grubunu kurar. 1964-1965 yıllarındaki sınır dışı edilme olaylarından sonra sahneledikleri “Gitmeden Gülün” isimli oyundan bahseder. Tam 10 hafta boyunca sahnelenen bu oyundan sonra da “Kaç Kişi Kaldıysanız Gelin Gülün” ve son olarak da “Gülün ve Gitmeyin” isimli Rumca oyunları sahnelerler. 1970’li yıllara kadar Beyoğlu Fukaraperver Kadınlar Derneği’nin çatısı altında tiyatro faaliyetlerini yürütür.
1958 yılında Peyami Safa’nın Rumlar aleyhinde kaleme aldığı iki yazıya cevap yazarak gazeteciliğe ilk adımını atar. Alanı finans ve ticaret olmasına rağmen Hür Ses isimli haftalık bir gazetenin sorumlu müdürü olur. Daha sonra da günlük bir gazetenin sorumlu müdürü olarak çalışır. Kuruçeşme’deki Kumaş Boya Apre Fabrikası’nda da finans müdürlüğü görevini yürütür. 15 sene boyunca bu fabrikada çalışır. 1964 yılında milli birliği bozacak şekilde Rumluk propagandası yapmakla suçlanır. 1964’ten 1975’e kadar süren bu davada iki defa beraat alır ancak karar bozulur. Üçüncü beraattan sonra İstanbul’u terk eder. Yunanistan’daki diktatörlük bittiği, davası sonuçlandığı ve Türkiye’de emekli olma hakkı kazandığı için 1974’te Yunanistan’a gider. O yıllardaki İstanbul’un çocuk yetiştirmek için uygun olmadığı da gerekçeleri arasındadır. 
1975-2002 yılları arasında Yunanistan’da yaşar. Doğduğu yerden uzakta olmadığını ancak doğduğu yerlerin kendisinden uzaklaştığını düşünür. Bu duyguyu ilk defa 28 sene ayrı kaldığı İstanbul’a döndükten sonra hisseder. 28 senelik ayrılığı süresince birkaç defa da olsa İstanbul’a gelir ve yaz tatillerini Burgazada’da geçirir. 
1925’te yayınlanmasına müsaade edilen ilk Rumca Cumhuriyet gazetesi ile birlikte Türkiye’nin en eski gazetelerinden biri olan Apoyevmatini Gazetesi’ni bugün Vasiliadis çıkarmaktadır. Gazetede, Aynalıçeşme Rum İlkokulu’nda öğrendiği Rumcayı kullanır. 
Okuldaki tiyatro grubunun da sorumluluğunu üstlendiği sırada Marika Hanım’la ortak arkadaşları aracılığıyla tanışır ve evlenir.
 

FOTOĞRAFLAR

VİDEOLAR

SÖZLÜ TARİH ARAŞTIRMALARI

Veritabanı

Sözlü Tarih Araştırmaları Veritabanı'nın yer alan tüm kategoriler için arama yapabilirsiniz.

D-SPACE

Sözlü Tarih arama veritabanı D-SPACE altyapısını kullanmaktadır.