Ali Yıldırım ile Sözlü Tarih Görüşmesi

Ali Yıldırım ile Sözlü Tarih Görüşmesi

Ali Yıldırım (1909, Bebek)

 “Hilafeti, istibdadı, serbestîyi yaşadım.”

Doğduğu Bebek’te yedi yaşına kadar yaşar Ali Yıldırım. Ailesinin ilk göçü Batum’dan Artvin’e gerçekleşir, oradan da İstanbul’a gelirler. Bugünkü Boğaziçi Üniversitesi’nin bulunduğu mevkide çocukların dadılarla büyüdüğü güzel bir konakları vardır. Dedesi ve babası medrese tahsillerini İstanbul’a gelmeden daha Batum’da alırlar. Babası Hacı Ahmet Efendi Bursa Ulu Camii’ne müderris olarak gitmeden önce onu İstanbul’da sıbyan mektebine kaydeder. Dedesi ise Sultan Mehmed Reşad’ın danışmanlığını yapar. Bu sebeple zamanlarının çoğunu Saray’da geçirler. 128 yaşında vefat eden dedesinin kabri Aşiyan Mezarlığı’nda, 115 yaşında vefat eden babasının kabri Bursa Emir Sultan’dadır. Erkek kardeşlerinin mezarları ise Bursa Gürsu’ya bağlı bir köydedir. 

Hitabeti kuvvetli olduğu için hocası tarafından yedi yaşında hutbeye çıkarılır. Yine aynı yaşta Kur’an-ı Kerim’i hatm eder. Sıbyan Mektebi’ni bitirdikten sonra mektebin hemen yanındaki Süleymaniye Medresesi’ne yatılı olarak girer. Hocası Ömer Nasuhi Bilmen’in etkisiyle medresede hadis bölümünü seçer. Hadis üzerine çalışır ve 4 bin hadisi ezbere bilir. Ömer Nasuhi Bilmen’in yanısıra Süleymaniye Baş İmamı Sadık Efendi, Dağıstanlı Cemal Efendi, Beşiktaşlı Cemal Efendi, Sarı İsmail Hoca, Bayezıt Camii İmamı Abdurrahman Gürses’den ders alır. Daha okurken medreselerin kapatılma kararı alınır. Yeni talebe alınmamakla birlikte kendisi de dahil mevcut talebelerin mezun edilmesi beklenir. 1935 yılında mezun olduğunda, medreseye başlarken yetmiş olan talebe sayısı harplerin etkisiyle on dört kişiye inmiştir. Saray ve medrese terbiyesinin gereği disiplinli yetişir ve eğitim dışında hiçbirşeyle ilgilenmeye fırsat bulamaz. Bu yüzden de aile ortamına dair hatırası pek yoktur. Eğitim yıllarında maddi ve manevi bir zorlukla karşılaşmaz, başarılı bir talebe olarak yetişir.

Tarih kitaplarından okunan birçok tarihi olaya şahitlik eder, birçok tarihi şahsiyetle karşılaşır. Cuma günü camide Sultan Mehmet Reşad’ın hutbesini dinler ve padişahın elini öper. İstanbul’un işgali sırasında Dolmabahçe’nin önündeki gemileri görür. Hırka-i Şerif Camii’ne gelen Mustafa Kemal Atatürk’le karşılaşır. Said Nursi’nin İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetine gider. Bir imam olarak namazı kıldırdıktan sonra camiyi kilitleyip anahtarı polislere teslim etmek zorunda kaldığı zamanları yaşar.

Medreseyi bitirdikten sonra askerliğini, bir kısmı asker koğuşu, diğer bir kısmı at ahırı olarak kullanılan Sultanahmet Camii’nde yapar. Medrese mezunu olduğu için 36 ay olan askerliği 1 senede tamamlar.

1936 yılında Beşiktaş’taki Yahya Efendi Türbesi’ndeki camiye imam olarak atanır. Buradaki görevi 1978 yılına kadar tam 42 yıl sürer. Bu süre içinde ilimle uğraşması, ailesi yanında olmadığı için ön ayak olan kimsenin olmaması evlilik yapmasını geciktirir. Beşiktaş’ta çalışan bir arkadaşı vasıtasıyla eşiyle tanışma fırsatı bulur ve 1960 yılında evlenir. Evlendikten sonra gittiği Bayrampaşa Sağmacılar’daki evinden, işine uzak ve küçük olması gerekçesiyle ayrılırlar. 1977 yılında ilk yerleştiklerinde denizi görebildikleri Langa’daki evlerine taşınırlar. Bu sırada iki kızı ve bir oğlu olur.

Yıllar sonra, şimdilerde kütüphaneye tahvil ve tahsis edilen medreseyi ziyaret eder ve tahsil gördüğü yerleri eskisi gibi bulmaktan mutluluk duyar.

FOTOĞRAFLAR

VİDEOLAR

SÖZLÜ TARİH ARAŞTIRMALARI

Veritabanı

Sözlü Tarih Araştırmaları Veritabanı'nın yer alan tüm kategoriler için arama yapabilirsiniz.

D-SPACE

Sözlü Tarih arama veritabanı D-SPACE altyapısını kullanmaktadır.