İlhan Hattatoğlu ile Sözlü Tarih Görüşmesi

İlhan Hattatoğlu ile Sözlü Tarih Görüşmesi

(1935, Davutpaşa)

 “Şimdi bile bakmadan ok atsam hedefini bulur. Çocukken taş atsam, taş gider savrulur yine çocuğun kafasını bulurdu.” 

Lakabı Kürekçioğlu olan ailesi, Zonguldak Ereğli’den İstanbul’a göç eder İlhan Hattatoğlu’nun. Dedelerinin II. Mahmut zamanında Mısır Çarşı’sında dükkanı vardır. Anne tarafı ise Bulgaristan’ın Hasköy ilinden Türkiye’ye göç eder. Görücü usulüyle evlenir anne ve babası. Babaannesi Feride Hanım’dır. İyi bir hattat olmasına rağmen meşhur olamayan dedesi ise Osmanlı Devleti nüfus kayıtlarında Seyit Hafız Ömer Faik Efendi olarak geçer. Fatih’in Silivrikapı semtindeki Bala Tekkesi’nde bulunan kuşak yazısı dedesine aittir. Babası Mehmet Muhittin Bey Cerrahpaşa’da doğar ve dört yaşında iken annesini kaybeder.

Babası ilkokuldan sonra askeri okula gider, askeri kâtip olarak mezun olur. İstanbul Harbiye Nezareti’nde çalışmaya başlar, bir süre Ankara’da çalışır ve tekrar İstanbul’a döner. Emekli olmasına rağmen II. Dünya Savaşı sırasında tekrar askere alınır ve Edirne ile Kırklareli bölgesinde görev yapar. Mimariye meraklı olan babası İstanbul işgal altındayken kendi evinde arkadaşlarıyla Mimar Sinan konulu toplantılar yapar.

Kendisi eğitim hayatına Hekimoğlu Ali Paşa İlkokulu’nda başlar. Daha sonra Davutpaşa Ortaokulu’na gider. Oradan da annesinin de isteğiyle Kabataş Lisesi’ne devam eder. Annesi ilkokulu bugünkü kolejlere eş değer olan Numune İnas Mektebi’nde okur. Altı sene Fransızca, Almanca eğitim alarak bu dillerde şarkılar söyleyebilecek yetiye sahip olur. Azapkapı’da oturan annesi okula Cihangir’de gider.

II. Dünya Savaşı sırasında babası tekrar göreve çağrılır. Birçok insanın Anadolu’ya taşındığı için İstanbul nüfusunun yarı yarıya düştüğü bu dönemde babası hazırlıklarını yapıp Trakya’ya gider.  Onlar da Kısıklı’da tanıdıklarının yanında kalırlar ve babası geldiğinde evlerine dönerler.

Lise son sınıfta cebir dersinden dolayı bir sene beklemede kalır. Kursa gider ve imtihanı vererek liseden bir sene geç mezun olur. Üniversite sınavında başarılı olamayınca askere gitmeye karar verir. Yedek subay olarak askerliğini yapar. İlk olarak bugünkü Kağıthane Belediyesi’nin bulunduğu yerdeki İstihkam Okulu’nda askerliğini yapar. Daha sonra İzmir Narlıdere’de, sonra da Gaziantep’te askerliğine devam eder.

Askerlik dönüşü Süleymaniye Camii restorasyonunda çalışır. Burada çalıştığı sırada tekrar üniversite sınavına girer ve Sanat Tarihi okumaya başlar. İşinden memnun olmasına rağmen siyaset ile iş ortamının birbirine karıştığını düşünürek ayrılır.

İlk defa düzenlenen I. Türk Sanatları Kongresi’ne katılır ve Suud Kemal Yetkin kongrenin başkanıdır. Her cumartesi muayenehanesine giderek Süheyl Ünver’den tezhip dersleri alır. Liseye geçince Topkapı Sarayı’nda çalışır. Bir dönem hat ile ilgilenir ve babası ile Süheyl Ünver’in yönlendirmesiyle Hattat Macit Bey’den Kadıköy’deki evine giderek ders alır.

İlgi alanlarından biri de okçuluktur. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde çalışırken okçulukla ilgilenen Fazlı Ayanoğlu ile tanışır ve daha önce yaptığı ok atma çalışmalarına tekrar başlar. İlk katıldığı Konya’da düzenlenen üniversiteler arası okçuluk müsabakasında derece alır. Yeşilyurt tarafında boş arazilerde talimler yapar ve İnönü Stadyumu’ndaki müsabakalara katılır. 1969 yılında Okçular Federasyonu’nu temsil etmek için Olimpiyat Komitesi’ne katılır ve konsey üyesi olur. Fatih Sultan Mehmet döneminde vakıf malı yapılarak yıllarca korunan Okmeydanı’nın yıllarca muhafaza edilememesine çok üzülür. Okmeydanı’nın vakıflara iade edilmesi konusunda epey mücadele verir.

Babası dedesinin hat çalışmalarını Topkapı Sarayı’na, kendisi ok koleksiyonunu Askeri Müzeye hediye eder.

FOTOĞRAFLAR

VİDEOLAR

SÖZLÜ TARİH ARAŞTIRMALARI

Veritabanı

Sözlü Tarih Araştırmaları Veritabanı'nın yer alan tüm kategoriler için arama yapabilirsiniz.

D-SPACE

Sözlü Tarih arama veritabanı D-SPACE altyapısını kullanmaktadır.