Ziya Yılmazer ile Sözlü Tarih Görüşmesi

Ziya Yılmazer ile Sözlü Tarih Görüşmesi

(1952, Kastamonu)

“Birleşen Yollar ve Çağrı filmi, dindarları sinemayla tanıştıran ilk filmler oldu.”

Devrekâni ilçesinin küçük bir köyü olan Belan’da dünyaya gelir doğum tarihinde karışıklık olan Ziya Yılmazer.  İlk çocukluğu 1959 yılına kadar köyde geçer. Baba tarafından dedeleri denizci olup sonradan sattıkları mavnalara sahiptirler. Ailesinin İstanbul’a göçü memleketteki toprak meselesi yüzündendir. Köydeki bağ, bahçe, ev, arsa ne varsa satıp İstanbul’a gelirler. Böylece onun İstanbul’a göç hikayesi bir kamyon üzerinde çocukken başlar. İstanbul’a girip girememe tedirginliği vardır üzerlerinde yolculuk esnasında. İstanbul’a vardıklarında ilk yerleşim yerleri tarihi semtlerden Üsküdar’daki Ahmediye’ye olur.  Babası evin geçimini sağlamak için berberlik, fabrikada işçilik, seyyar satıcılık, kolacılık gibi farklı mesleklerde çalışır.

O dönemler zengin, kalburüstü insanların yaşadığı Üsküdar’da, Halil Rüşdü İlkokulu’na başlar. Birinci sınıfın ikinci yarısında, karşısında dönemin meşhur Toptaşı Cezaevi bulunan Sokullu Mehmet Paşa İlkokulu’na geçer. 27 Mayıs 1960 darbesi ardından bu cezaevine birçok mahkûm getirildiğine şahitlik eder. Dördüncü ve beşinci sınıfları Nakkaştepe İlkokulu’nda okuyarak oradan mezun olur. Ailesinin İstanbul’da sürekli yer değiştirmesi farklı okullarda okumasına neden olur. Babası daha çok geçim derdiyle uğraşmak zorunda kaldığı için dini eğitim konusunda çok fazla titizlik gösteremez. Bu  yüzden dini tahsilini ilk olarak dedesinden alır. Mahalledeki cami imamlarına giderek devam eder din eğitimine. İlkokulu başarı ile tamamladıktan sonra dedesinin de kendisinde bıraktığı izin tesiriyle sınava girer ve İstanbul İmam Hatip Lisesi’ne alınır. O sıralar Hasköy’de bir ev alırlar ve oradan İmam Hatip okuluna devam eder. İstanbul’a geldikten sonra tanıştığı sinemayla yakından ilgilenir.

1960 darbesi gerçekleştikten sonra ciddi ekonomik sıkıntılar yaşarlar. Babası kazak dokuma işine girer. İlkokul üçte babasının bu iş için makineler almasıyla çocukluğunu yaşayamaz ve sürekli çalışmak zorunda kalır. Böylelikle sokaktan el etek çeker. İmam Hatip Okulu’na başlayınca çalışmaktan kurtulur. Günümüz siyasetçilerinin çoğuyla aynı dönemde sıkı ve titiz bir eğitim görür. İmam hatip okulu mezunlarının sadece Yüksek İslam Enstitüsü’ne gidebildiği bu dönemde Enstitü’ye başlar. Döneminde çoğu imam hatipli gibi dışarıdan fark dersleri vererek düz liseyi de bitirir. Ayrıca İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü’nden de mezun olur.

1981 yılında eski ev sahiplerinin kızıyla evlenir. Üç kızı dünyaya gelir. Çocuklarının eğitimiyle birlikte ilgilenseler de daha çok annelerine bırakır onları. 1990’lı yıllara gelindiğinde yüksek lisans ve doktorasını kemale erdirir.

Yalova Lisesi’nde Din Dersi ve Ahlak Bilgisi öğretmeni olarak meslek hayatına başlar. Yedek subay ulaştırma görevlisi olarak askerlik görevini icra eder. O yıllardaki sağ-sol olayları ve bunu takip eden Alevi sorunuyla terhis olmaları gecikir. Son bir buçuk ayında teğmenlik yaparak terhis olur. Askerlikten sonra Tekirdağ İmam Hatip Okulu’na öğretmen olarak atanır. İmam Hatip Okulu’nda idare tarafından yapılan teklifle felsefe, mantık, sosyoloji ve biyoloji gibi derslere de girer. 1,5 yıl Tekirdağ’da çalıştıktan sonra İstanbul ilinin Ümraniye ilçesindeki bir liseye öğretmen olarak gider. Üniversiteye asistan alımıyla ilgili bir ilanla karşılaşır. Tarih formasyonuna sahip biri olarak İnkılap Tarihi asistanlığına başvurur. Başvuranların çoğu İngilizceden dolayı elenir. 1982 yılının başında araştırma görevlisi olarak meslek hayatına devam eder. Almanca ve Arapça bildiği için bu süreçte çok zorluk çekmez. Bazen sınavlarında hocaları kendisine Almanca-Türkçe sözlük temin eder. Yüksek Lisans yaptıktan sonra tarih alanında da ihtisas sahibi olduğu için bu alandan doktorasına devam eder.

Doktora savunmasından sonra gerçekleşen klasik yemek ziyafetine doktora hocası Bekir Kütükoğlu da katılır. Yemek esnasında hocası aniden lavaboya kalkar ve orada kalp krizi geçirerek kollarında vefat eder. 28 Haziran 1990’da gerçekleşen bu hadisenin uzun süre etkisinde kalır. 1995 yılında doçentliğe müracaat eder ve 1996 yılında doçent, 2003 yılında profesör olur.

Akademik alanda hocasının da etkisiyle Osmanlı dönemi kaynak eserlerini çalışır. Tenkidli metin neşrine adar kendini. Yaptığı çalışmalara yoğun emek vermekle birlikte karşılığında maddi bir şey beklemez. İsazade Tarihi, Şanizade Tarihi, Esad Efendi Tarihi, Topçular Kâtibi Abdülkadir Efendi Tarihi ve Asım Efendi Tarihi gibi Osmanlı tarihi için temel kaynak eserlerin tenkidli neşrini yapar.

Eğitimine ve kültürüne büyük bir katkı sağlayan İstanbul’da 56 yıldır yaşamaktadır.

FOTOĞRAFLAR

VİDEOLAR

SÖZLÜ TARİH ARAŞTIRMALARI

Veritabanı

Sözlü Tarih Araştırmaları Veritabanı'nın yer alan tüm kategoriler için arama yapabilirsiniz.

D-SPACE

Sözlü Tarih arama veritabanı D-SPACE altyapısını kullanmaktadır.